Katalog


«
»

GÜNCEL Editör: Eylem DÜZYOL DEAŞ’ın KOCAELİ İl Jandarma Komutanlığı, terör örgütü DEAŞ’ta eğitim veren ve esir celladı aldıkları ÖSO üyelerinin kafalarını kesen Fehed elSacır’ın Kocaeli’nde olduğunu yakalandı tespit etti. Jandarma ekipleri, ElSacır’ın, Başiskele Yeşilyurt Mahallesi’nde hücre evi oluşturduğunu belirledi. Jandarmanın hücre evine düzenlediği operasyonla, ElSacır gözaltına alındı. ElSacır’ın, ifadesinde fotoğrafın kendisine ait olduğunu ve cellatlık yaptığını kabul ettiği öğrenildi. ElSacır’ın, 20152017 arasında Suriye ve ırak’ta 1521 Nisan 2018 CUMARTESİ DEAŞ adına faaliyet gösterdiği, infazlardan sorumlu olduğu, örgüte yeni katılanlara eğitim verdiği ve Şanlıurfa’dan Kocaeli’ne gittiği ifade edildi. Jandarmada işlemleri tamamlanan El Sacır, sevk edildiği adliyede tutuklandı. n Caner AKTAN/KOCAELİ Taner Çobanoğlu Şehit oğlunu böyle omuzladı ZEYTİN Dalı Harekâtı’nın düzenlendiği Afrin’de el yapımı patlayıcının infilak etmesiyle şehit olan Uzman Çavuş Taner Çobanoğlu (31), Bursa’da toprağa verildi. Şehidin cenazesi, 6 ay önce evlendiği eşi Yasemin Çobanoğlu’nun isteğiyle önce Hatay’dan askeri uçakla Kayseri’deki evine götürüldü. Burada helallik alınmasının ardından, Kayseri 1. Komando Tugayı’nda görev yapan Çobanoğlu’nun cenazesi Bursa’ya götürüldü. Baba evinde helallik alınırken, anne Sevim ve baba Cüneyt Çobanoğlu güçlükle ayakta durdu. Oğlunun kamuflaj montunu giyen Sevim Çobanoğlu “Sütüm sana helal olsun, aslan oğlum” diyerek tabutuna sarıldı. Şehit Çobanoğlu’nun naaşı, Hamitler Mezarlığı’nda bulunan şehitliğe defnedildi. 28 ŞUBAT’IN ‘SİVİL’ AYAĞINA SORUŞTURMA Yargının 28 Şubat sürecine ilişkin “darbe” kararının ardından, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı sürecin sivil ayağına ait soruşturma dosyasını yeniden açtı. Savcılık, “üniversiteler, işadamları, medya, sivil toplum kuruluşları ve yargı” olmak üzere değişik kesimleri kapsayacak geniş bir soruşturma başlattı. Ankara Emniyeti’ne, “Sürecin silahsız kuvvetleri” olarak nitelendirilen aktörlerinin araştırılması için talimat gönderildi. Emniyetin çalışması sonrası, “kuvvetli şüphe” oluşan isimler için operasyon düğmesine basılacak SORUŞTURMA 6 AYAKLI SOrUŞTUrMANıN; “üniversiteler, provokatörler ve sivil kişiler, işadamları, medya, sivil toplum kuruluşları ve yargı” olmak üzere 6 ayaklı olarak yürütüldüğü öğrenildi. Emniyete gönderilen talimatta, bunlardan herhangi birinde 28 Şubat sürecinde aktif olarak rol üstlendiğine dair tespitler bulunan bazı isimlerin de araştırılmasının istendiği belirtildi. Başsavcılığın, emniyetten gelecek yanıtlara göre soruşturmasını derinleştireceği ve operasyon düğmesine basacağı kaydedildi. 28 Şubat sürecine ilişkin 103 sanığın yargılandığı davada geçen hafta, eski Genelkurmay başkanı emekli İsmail Hakkı Karadayı ve Genelkurmay 2. başkanı emekli Çevik bir ile dönemin YÖK başkanı Kemal Gürüz’ün de aralarında bulunduğu 21 sanığa müebbet hapis cezası verildi. ankara Cumhuriyet başsavcılığı kritik bir adım attı. başsavcı Yüksel Kocaman’ın talimatıyla, daha önce FEtÖ üyesi savcılar tarafından uzun süre sürüncemede bırakılan 28 Şubat’ın sivil ayağına ilişkin soruşturma dosyası raftan indirildi. terör Suçları Soruşturma bürosu’nda görevli bir savcı, soruşturma dosyasını yeniden açtı. ‘ŞÜPHELİLEr ArAŞtırıLSın’ Savcılık, dönemin medya, yargı, sendika ve meslek kuruluşu temsilcilerini kapsayan geniş bir inceleme başlattı. Soruşturmada, 5. ağır Ceza Mahkemesi’nin suç tarihi kabul ettiği eski başbakan Necmettin Erbakan’ın istifa ettiği 18 Haziran 1997 esas alınacak. buna göre, 28 Şubat’a giden süreçte 18 Haziran 1997’ye kadar olan dönemde rol aldığı saptanan sivil isimler soruşturulacak. ankara Emniyeti’ne 28 Şubat MGK’sı ve Erbakan hükümetinin istifasıyla sonuçlanan süreçte rol aldığı belirlenen sivil isimlerin tespiti için talimatlar yazıldı. talimat yazısında şöyle denildi: “28 Şubat sürecinde bir kısım sivil toplum kuruluşunu, basınyayın kuruluşlarını, üniversite görevlilerini, sermaye çevrelerini, bürokrasiyi, ‘silahsız kuvvetler’ diye görevlendirip ‘bu defa işi (darbeyi) silahsız kuvvetler halletsin’ emri vererek, belirlenemeyen emirleri, hükümete dayatıp demokrasiye balans ayarı yaptırılarak, halkın seçtiği hükümet istifa ettirilerek, ‘postmodern darbe’ gerçekleştirilmiş ve 18 Haziran 1997’de türkiye Cumhuriyeti hükümeti düşürülerek, askersivil işbirlikçiler eliyle darbe gerçekleştirilmiştir. Şüphelilerin 28 Şubat sürecinde 18 Haziran 1997 tarihine kadarki, cuntacı unsurların emirleri doğrultusunda hükümetin düşürülmesini sağlayan eylemlerinin ve tüm davranışlarının, yazılıgörsel, resmiözel belgelerle tespiti ile hazırlanacak evrakın ivedilikle başsavcılığımıza gönderilmesi rica olunur.” 28 Şubat sanıklarının tutuklanma talebine ‘ret’ 28 ŞUBAT davasının bazı müdahillerinin, mahkumiyetine karar verilen 21 sanığın tutuklanması talebiyle davayı karara bağlayan mahkeme nezdinde yaptığı başvuru reddedildi. Davanın bazı müdahilleri, Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne dilekçe vererek mahkum edilen 21 sanığın tutuklanmasını talep etmişti. Öte yandan mahkeme, dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı ile dönemin Genelkurmay Adli Müşaviri emekli Tümgeneral Muhittin Erdal Şenel’in avukatlarının, müvekkillerine yönelik ayda bir defa karakola imza verme şartının kaldırılması talepleri de reddedildi. n ANKARA CHP’nin adayı kim olmayacak? ÇOK erken seçim kararından sonra hemen hemen bütün partilerin Cumhurbaşkanı adayları belli. AK Parti, Recep Tayyip Erdoğan’la girecek seçime. HDP’nin adayı büyük ihtimalle yine Selahattin Demirtaş olacaktır. PKK’dan veto yemezse. MHP’nin adayı da Recep Tayyip Erdoğan. İYİ Parti, Meral Akşener’i aday gösterecek. Saadet Partisi ise bir ittifak yapmazsa yüzde 90 ihtimalle Temel Karamollaoğlu’nu. Adayı belli olmayan tek parti var; CHP. Düşünüyorlar. Taşınıyorlar. Haksız da sayılmazlar. Sorumluluğun büyüğü üzerlerinde. Ne de olsa anamuhalefet. CHP’de kimin aday olacağı belli değil ama kimin aday “olmayacağı” kesin. AK Parti’nin, CHP’nin adayı olmasını istediği bir kişi var: Kemal Kılıçdaroğlu. İşte CHP’nin de Cumhurbaşkanı adayı olmayacağı kesin olan tek isim de aynı kişi: Kemal Kılıçdaroğlu. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasında Cumhurbaşkanı olma niteliklerini haiz herkesin CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olma ihtimali var. İki kişi müstesna. Bunlardan ilki Recep Tayyip Erdoğan. İkincisi de Kemal Kılıçdaroğlu. Başka kim olabilir? Fikrim yok. Ama sanki üzerinde en fazla durulan isim Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen. Parlamentoyu konuŞan yok REFERANDUM öncesi, yeni Anayasa’yı destekleyenler, “Başkanlık sisteminde parlamento daha güçlü ve daha saygın olacak. Sadece yasama faaliyetine odaklanacak ve çok etkili olacak” diyordu. Ancak çok erken seçim gündeme gelince, bakıyorum da hiç kimse “Parlamento aritmetiği nasıl tecelli edecek?” diye konuşmuyor. Herkesin merak ettiği, “Cumhurbaşkanı adayı kim olacak, hangi adaya ne kadar destek var?” sorusunun yanıtı. Hiç kimse “Parlamentoda çoğunluğu kim alır, AK Parti TBMM’de tek başına yasa çıkaracak çoğunluğa ulaşır mı?” diye tartışmıyor. Mücadele etkinleşir mi? AK Partili dostlarımızla konuşurken zaman zaman bazı konulardaki hatalara, eksikliklere veya yapılmayanlara değinirim. Özellikle son dönemde bazı tarikat veya cemaatlerin FETÖ’den boşalan yerleri kapma konusundaki hevesleri, hatta saldırganca tutumları konusunda da zaman zaman eleştirilerim oldu. “FETÖ’den ağzınız yandı ama ders almamış gibi davranıyorsunuz. Yarın METÖ, öbür gün İTÖ çıkacak. Gücü bulan devleti kontrol etmek ister” dedim sık sık. ?Ne zamaN aDam OLURUz gKzeaennnendl eigtdemeçğeeerdridğyeiamğreigrzılyzaaarrımmgıalıaznrı.ı Her seferinde benzer yanıtlar aldım. “Farkındayız ama 50+1 öncesi bunu yapmak çok zor. Seçimden sonra bu mücadele yapılır.” Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 2018 yazına alınması elbette ki bazı sıkıntılar doğuruyor. Uyum yasalarının çıkmaması önemli. Ama en azından seçimden kim galip çıkarsa çıksın, devlet içinde yapılanmaya çalışan gruplara karşı daha etkin bir mücadele dönemi başlayacaktır. Umarım! Hazım ve gaz CHP, Osman Korutürk, Faruk Loğoğlu gibi büyükelçi milletvekillerini harcadı. Hatta Namık Tan gibi bir ismi kapıdan çevirdi. Onların yerine DEAŞ’ın işgal ettiği Musul Konsolosluğu’ndaki konsolosu, Davutoğlu’nun alnından öptüğü Öztürk Yılmaz’ı milletvekili yaptı. Kimbilir belki de parti yönetiminin yeni dışişleri vizyonu bunu gerektiriyordu. Karışamayız. Ve o konsolos şimdi “Cumhurbaşkanı adayıyım” diye ortaya atladı. Sonra biraz düzeltme yapıp “Genel başkanımız aday olmaz ise” diyerek alçakgönüllülük gösterdi, sağolsun. Bazen birilerini bir yere getirirken iyi düşünmek gerekir. “Hazmedebilir mi?” diye. Çünkü hazım sorunları bazen gaz yapar. O da pis kokuya neden olabilir. Federasyon kumpasa bakar mı? CUMHURBAŞKANI Erdoğan’ın, “Bu olayların arkasında bir kumpas var” cümlesi, Beşiktaşlıları tedirgin ederken Fenerbahçelileri sevindirdi. Beşiktaşlılar, “Eyvah hükmen galibiyetimiz güme gidecek galiba” derken, Fenerbahçeliler “Aman iyi oldu. Belki elenmekten ve ağır bir cezadan kurtuluruz. Maç kaldığı yerden devam ederse finale kalırız” havasına girdi. Benim Türkiye Futbol Federasyonu’ndan edindiğim izlenim ise şu: “Sayın Cumhurbaşkanı ‘Kumpas var’ diyorsa bu adli bir olaydır ve adli bir soruşturmanın konusu olur. Ancak federasyon, herkesin gözü önünde cereyan etmiş somut olaylara bakar. Federasyon, sahada olan ve futbolu etkileyen olayları ele alır ve ona göre cezasını verir. Kumpas soruşturması ise ayrıca yürütülür ve onun cezasını Türk yargısı verir.” Federasyonun bakışı bu. Ancak fiiliyat nasıl, olur onu şimdiden bilemem. Bu şiddet ‘Geliyorum’ dedi YİNE bir futbol rezaleti yaşadık. Görüntüleri izleyince aklıma yıllar önce aynı statta Galatasaray’ın yaşadıkları geldi. O zaman da kaleci antrenörü Eser’in kafası yarılmış, yarık kafayla kulübede oturmuştu. Futbolculardan da hasar alanlar olmuştu. Aynı tablo tekerrür etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kumpas var” dedi. Bilemem. Ondaki deliller benim elimde yok. Ancak kumpastan olmasa bile meselenin buraya doğru geleceği belliydi. Sezon başından beri Şenol Güneş, Fikret Orman ve biraz da Aykut Kocaman, iki kulüp arasındaki gerginliği buraya taşıdı. Bu köşede yazdıklarımı ve spor sayfalarımızda yayımlanan röportajlarımı okuyanlar hatırlayacaktır. Defalarca Orman’ın Beşiktaş’ı GalatasarayFenerbahçe rekabetinin içine sokabilmek, Beşiktaş’ı da aynı seviyeye taşımak için bir gerilim politikası izlediğini yazdım. Orman, yüksek tansiyonun Beşiktaş’ın marka değerini artıracağını düşünüyordu. Bunu başardı da. Şenol Güneş ile Aykut Kocaman da bu izden gidince, iş iyice tırmandı. Şiddet boyutuna ulaştı. Ulaşacağı belliydi, ulaşmasa şaşardım. Eğer bu bir kumpas ise kumpasa zemin hazırlanmıştı zaten. Olaylar nedeniyle yarım kalan maç sonrasında Orman’ın medyaya yaptığı konuşmayı izlediniz mi bilmiyorum. Ben izlerken edindiğim intiba, Orman’ın hedefine ulaşmış bir yönetici ifadesine sahip olduğuydu. “Fenerbahçe’nin rakibi artık Galatasaray değil, biziz” havası içindeydi.
Habertürk Gazetesi için Güven Yazılım Teknolojileri Tic. Ltd. tarafından geliştirilmiştir.
Boğaziçi Üniversitesi Teknopark No 211 Bebek Istanbul, Tel : 0212 346 1590
Katalog